Vahdettin GÜZEL
vahdettinguzell@gmail.com
Kalpler Allah’ı Anarak Yatışır
21/06/2017

Çağımızın en sinsi hastalığı stres, şiddet ve toleranssızlıktır. Oysa kalplerimiz, stresimiz ancak Kuran’ı iyi anlamak ve Allah’a gerçek teslimiyetle yatışır. Dinin sadece helal ve haramlardan ibaret olmadığını, merhametin de, şefkatin de, gerekirse trafikteki kırmızı ışığa uymanın da dinin gereği olduğunu anlarsak, işte o zaman kalplerimiz de daha kolay yatışacaktır.

Kurân-ı Kerim manevi doyumsuzluğun, stres ve toleranssızlığın ilacının Yüce Allah’la yakınlaşma olduğunu söylüyor. “Dikkat ediniz. Kalpler ancak Allah’ı anarak yatışır.” Bunun için “zikir” kelimesini kullanır. Bunu “anmak” olarak tercüme ettik. Aslında boyutları çok daha geniştir bu kavramın. Zikri, sadece anmak cümlesiyle izah haksızlık olur. Ayeti daraltmak olur.
Tevekkül bir zikirdir. Sevmek bir zikirdir. Merhamet bir zikirdir. Affetmek bir zikirdir. Kuran bir zikirdir. Namaz bir zikirdir. vb.
Bu listeyi çok uzatabiliriz. Ama önemli olan bütün bu erdemleri sırf Allah için yapmaktır. İşte Kurân-ı Kerim ancak bununla doyuma ulaşabilirsiniz diyor. Tedavi budur buyuruyor.

Peygamberimiz (sav) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” genel ilkesini hayatın tümüne yaymamızı ister.

Hz. Peygamber özel hayatında da bu toleransı esas almıştır. O’nun (sav) bu tavrını anlatan Hz. Aişe (ra) şöyle der:
“Peygamberimiz (sav) iki dünya işi arasında muhayyer (seçenek sahibi) bırakılınca günah olmadıkça mutlaka onlardan en kolay olanını alırdı. Ne var ki, şayet günahı gerektiren bir konu olursa da ondan insanların en uzak olanı Hz. Peygamber (sav) olurdu. O hiç kendisi için kin tutup öç almamıştır.”
Kolay olanını seçen bir peygamber. Bize de kolay bir din emanet eden bir peygamber. Birbirimizle ilişkilerimizde toleransı ve kolaylığı öğütleyen bir peygamber. Bizler ise çoğu kez kendimize toleranslı davranılmasını isteriz, ama başkasına bunu çok görürüz.

Arabamızın direksiyonundayız. En ufak bir yol tıkanıklığında veya yanlış harekette birden asabileşiyor, toleransı unutuyoruz. Ufak bir yol isteme kargaşasından dolayı cinayete kurban giden insanımızın sayısı hiç de az değildir. Hz. Peygamber (sav), ‘bana tavsiyede bulun’ diyen asabına, ‘sert mizaçlı birine sinirlenme’ buyururken, birçok belanın önüne geçecek bir anahtar sunmuştur aslında.


Bir gün Hz. Aişe ve Hz. Hafsa nafile oruç tutmuşlar. Ramazan ayı değil. (Bilindiği gibi başlanmış olan nafile oruç düğün, davet gibi sebeplerle – ihtiyaç halinde – bozulabilir, ama sonradan kaza edilmelidir.) Olayı Hz. Aişe (ra) anlatıyor:

“Biz oruçluyken iştahımızın çektiği bir yemek getirildi. Canımız çekti. Biz de kendimizi tutamadık ve başladığımız o nafile orucu yedik. Hz. Peygamber (sav) geldiğinde Hz.Hafsa durumu Peygamberimize anlattı. Hz. Peygamber (sav) kızmadı, kınamadı ‘Başka bir gün kaza edersiniz’ buyurdu. (Ahmed, Müsned, 6, 263)”

Ya bütün gücünü harcadığı halde Fatiha Suresi’ni ve Kur’an-ı Kerim’den herhangi bir sureyi ezberleyemeyen ve namaz kılmak isteyen kişiye gösterilen tolerans… Peygamberimiz (sav) adama döner ve der ki ” ‘Elhamdülillah, sübhanallah, la havle vela kuvvete illa billah (güç ve kudret Allah’a aittir)’ de, yeter. Namazı bunlarla kıl.”

Ezber bozan tavırlar bunlar değil mi? Acaba kaçımız bunları biliyoruz? Hücrelerine, DNA’larına kadar sevgi, tolerans ve yaşanabilirlik sinmiş olan bir dinin mensupları birbirlerine karşı daha toleranslı, merhametli olmalı değiller mi?

Ama maalesef öyle değiliz. Bu konuda kendimizle yüzleşmeliyiz. İyi Müslümanlığı başkasından değil kendimizden beklemeliyiz. Dinin sadece helal ve haramlardan ibaret olmadığını, merhametin de, şefkatin de, affediciliğin de, fakir doyurmanın da, gerekirse trafikteki kırmızı ışığa uymanın da dinin gereği olduğunu anlatalım. Ve her birimizin diğerimize son sözü şu olsun mu?

“Allah”ın temiz olarak yarattığı fıtratı bozma hakkına sahip değiliz. Zira sadece fıtratı değil, kâinatı da, ekolojik dengeyi de zedelemiş oluyoruz.



562 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KURBAN - 08/08/2019
Kurban Bayramı
Şüphen olmasın ki, onu açıklamak bize aittir. (Kıyame 19. ayet) - 04/10/2018
Şüphen olmasın ki, onu açıklamak bize aittir. (Kıyame 19. ayet)
Kur'an-ı Kerim'i Anlamak - 24/07/2018
Kur'an-ı Kerim'i Anlamak
NAMAZ KILMANIN ZARURİYETİ - 19/11/2017
NAMAZ KILMANIN ZARURİYETİ
Hurafeler ve Kur'an-ı Kerim - 09/10/2017
...
Cennetmekan Abdülhamid Han - 13/03/2017
Cennetmekan Abdülhamid Han
Kur'an Ahlakından Uzak Yaşayan Toplumlar - 30/12/2016
Kur'an Ahlakından Uzak Yaşayan Toplumlar
Ey Şehid! - 16/02/2016
Allah yolunda öldürülenlere de ölü demeyin. Onlar diridir ama siz anlamazsınız.
MEKKE’YE İNEN KUR’AN BİZE İNMEDİ Mİ? - 13/11/2015
MEKKE’YE İNEN KUR’AN BİZE İNMEDİ Mİ?
 Devamı